28 Ağustos 2018 Salı

Yaşlı Ormanın Gizemi - Dino Buzzati

Daha önce Tatar Çölü ve Öylesine Bir Aşk adlı romanlarını okuduğum ve yavaş ritmi içindeki derin insani ve edebi ruhu çok beğendiğim İtalyan yazar Dino Buzzati'nin bu sefer de Yaşlı Ormanın Gizemi adlı romanını okudum. Bu kısa roman edebiyatın, özellikle de roman türünün cıvıl cıvıl parladığı, çok başarılı eserlerin üretildiği bir dönemde, interwar adı verilen iki dünya savaşı arasında, 1935 tarihinde yayımlanmış.

Yaşlı Ormanın Gizemi bir roman olarak kısa olsa da uzun uzun anlatılmış bir masal gibi. Buzzati masalcılık görevini layıkıyla yerine getiriyor. Dinleyici kitlesinin içerisinde hem iyi hem kötü, hem zeyrek hem de saf çocukların olduğu bilinciyle hikayesini türlü türlü yollarla anlatıyor, fazla riske girmiyor, zaten kendisi hoşgörüyü, iyiliği ve kardeşliği ana tema olarak kullandığı, kuşların konuştuğu, rüzgarların bile birer kişiliğinin ve isminin olduğu, orman cinlerinin sen ben gibi takıldığı bir öykü anlattığı için zeyrek dinleyici yanındaki saf dinleyiciye gıcık olmuyor, beklentilerini göklere çıkarmıyor, bu güzel anlatıdan keyif almakla yetiniyor. Bu yüzden kimsenin canı sıkılmış, keyfi kaçmış olmuyor. Biz küçük çocuklar Dino amcanın anlattığı bu hikayeyi uslu uslu dinlerken muhteşem sonla büyüleniyoruz.

Romanın hikayesi son derece klasik. Ordudaki görevini bırakıp ağabeyinden ona miras kalan ormandaki büyük çiftlikte yaşamaya başlayan Albay Procolo yaşlı ormanın ağaçlarını kesip satmaya, orman cinlerini işçi olarak sömürmeye, hayvanlara eziyet etmeye, yaşı geldiğinde ormanın asıl mirasçısı olabilecek yeğeni Benvenuto'yu ortadan kaldırma planlarını gerçekleştirmek için de bir tetikçi olarak rüzgar Matteo'yu kullanmaya başlar. Romanın ana teması iyi ile kötünün savaşıdır. Ormandaki iyiliği temsil eden Benvenuto (ismi bile hoşgeldin veya hoşgelen anlamlarına gelir) ile bir nevi kötülüğün sembolü olan eski disiplinli asker, yeni çıkarcı tüccar Procolo arasındaki ilişkide iyilik son derece pasif durumdadır. Çünkü saftır, kan bağı taşıdığı kötülüğün onun başına bela açacağı aklına bile gelmemekte, kendi hayatını yaşamaya, kendinden güçlü arkadaşları gibi karlı bayırlarda kızakla daha iyi kaymayı öğrenmeye çalışmakta, doğayla daha çok iç içe geçmenin yolunu aramakta, yani çocukluğunu sürdürmektedir. İyiliğin bir diğer temsili olan yaşlı orman da yaşlı olmasına rağmen böyledir, çocuk ruhludur. Asırlar boyunca huzur içinde varlığını sürdürmüş, albayın ağabeyinin koruyuculuğuyla (ve hizmetleriyle) kötülüğü sadece kopan fırtınalarda görmüştür, başka bir şey ummamaktadır. Birdenbire başgösteren ve bütün dengeleri bozan bu kötülük insan eseridir, yenidir, moderndir, makinelerle donanmıştır, kirli emellerini gerçekleştirebilmek adına doğanın içinde 'doğaya özgü' olmayan yöntemleri, birini bir diğerine kırdırtmayı, yalanı dolanı, iftirayı kullanmaktadır. Bu sırada, arka planda iyiliğin büyüyüşünü, her seferinde tökezleyip düşse de bir şekilde çaba göstererek yolunu buluşunu izleriz. Çocuk Benvenuto'nun büyümesi ve olgunlaşması bir bakıma iyiliğin de ortadan kalkmasa bile saflığından, gözü kapalılığından kurtulmasını göstermektedir. Bu yönüyle bir masalın gerektirdiği derecede hüzünlü ve iyimserdir de roman. İyilik büyüyecektir elbette, ama saf kalmayacaktır. Kendinden çok şey kaybedecektir, bununla beraber varlığına kast edenlere artık höt demeyi de öğrenecektir. Romanın pek de kapalı olmayan ana temasını Procolo'nun tetikçisi, kötü şöhretli rüzgar Matteo büyümekte olan çocuk Benvenuto'ya yine açık açık söylemektedir:

"...Bununla birlikte büyük bir engeldir büyümek. Genellikle insanın başına uykusunda gelir. Evet, sanırım bu defa büyüme sırası senin. Yarın çok daha güçlü olacaksın, senin için yeni bir hayat başlayacak, ama sen pek çok şeyi anlamayacaksın: seninle konuştuklarında bile, ne ağaçları ne kuşları ne nehirleri ne de rüzgarları anlayacaksın." 

İlk paragrafta beyhude yere inter war döneminden söz etmedim. Saf okuyucu okuyup eğlenirken zeyrek okuyucu romandaki kaçınılmaz olan, yazarın da hiç mübalağaya kaçmadan, son derece ayarında yedirdiği politik iklimi fark ediyor. Yaşlı orman bütün saflığı ve güzelliğiyle dünyaysa Procolo da çıkarları için dünyayı savaşa iten çılgın ideolojileri ve politikacıları hatırlatıyor. Romandaki kurgusal değişim ve karakter dönüşümleri dünyadaki gerçek, elle tutulur politik ve sosyal değişimlerin birer temsili gibi. Yukarıda anlattığım, büyüme, değişim, iyilik ve kötülüğün mücadelesi sembolik manalarla iki dünya savaşına kolaylıkla taşınabilir. Bu bakımdan Buzzati savaşın pisliğinden bitap düşmüş dünya insanına biraz da umudunu diri tutmasını telkin ediyor.

Kitapta orman o kadar güzel bir atmosfer içinde anlatılmış ki bozkırın ve kel tepelerin yoğunlukta olduğu bir coğrafyada doğmuş, büyümüş, sonra hayatın cilvesiyle bir orman ülkesine taşınmış şahsımı çok derinden etkiledi. Biter bitmez ormana koşmama sebep oldu. Binbir hayvan sesinin, milyonlarca rengin deniz gibi aktığı o yaşlı kuzey ormanları. Yavaş ritmi, usul usul akan dili ve gerçekten muhteşem sonuyla Yaşlı Ormanın Gizemi çok iyi bir roman. Romanın İtalyanca aslını ve Türkçe çevirisini eş zamanlı olarak okumaya çalıştım. Timaş Yayınları ve çevirmen Yelda Gürlek gayet başarılı bir iş çıkarmış diyebilirim. Vaat ettiğini bana versin, yormasın, güzel vakit geçirip edebi hazlar da alayım diyen herkese rahatlıkla ve hatta ısrarla öneriyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder